That store is across the street.
Lay the top stick across the bottom one.
Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe.
- Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
I believe the medium size will fit you better.
- İnanıyorum ki orta beden sana daha iyi uyacak.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Moderate exercise will do you good.
- Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.
Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
- Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.
This stone has a hole in the center.
- Bu taşın ortasında bir deliği var.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about.
- Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
She married again in her mid-forties.
- Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.
He attended only secondary school.
- O sadece ortaokula devam etti.