Sıcaklık birkaç derece düştü.
- The temperature fell several degrees.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to write it.
Kelimenin değişik anlamları vardır.
- The word has several meanings.
Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.
- Our company supports several cultural events.
Tom farklı olasılıkları düşünüyor.
- Tom is considering several possibilities.
Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
- A combination of several mistakes led to the accident.
Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
- Several houses were damaged in the last storm.
Dün birkaç çocuk okuldan erken ayrılmak zorunda kaldı.
- Several boys had to leave school early yesterday.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
Mary şiiri için çok sayıda ödül aldı.
- Mary has received several prizes for her poetry.
Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.
- Several companies are competing to gain the contract.
Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.
- Tom and Mary arrived separately.
Onlar ayrı ayrı ödediler.
- They paid separately.
Piller ayrı olarak satılır.
- Batteries are sold separately.
Sorun ondan ayrı olarak tartışılmalı.
- This question must be discussed separately from that one.
Dostluğumuzu kestikten sonra onun numarasını ayırdım.
- I removed her number after severing our friendship.
Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
- I've also done the same thing several times myself.
John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
- John helped himself to several pieces of pie without asking.
Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.
- The disease spread in several ways.
Bando çeşitli marşlar çaldı.
- The band played several marches.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
Kelimeyi onun için birkaç kez tekrar ettim.
- I repeated the word several times for her.
Tom yıllarca tek başına yaşadı.
- Tom lived alone for several years.
Several people were present when the event took place.
My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
- Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.
Both my father and my brother are fond of gambling.
- Hem babam hem de erkek kardeşim kumarı çok severler.
I used to be a cat lover.
- Ben bir kedi severdim.
I have been a lover of sports since I was young.
- Gençliğimden beri bir spor sever oldum.