sevi̇ş

listen to the pronunciation of sevi̇ş
Turkish - English

Definition of sevi̇ş in Turkish English dictionary

seviş
love

We love each other, but we don't make love anymore. - Biz birbirimizi seviyoruz ancak artık sevişmiyoruz.

It is said that Caligula made love to his own sister. - Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söyleniyor.

sev
{f} love

I no longer love you. - Artık seni sevmiyorum.

I have a friend who loves me. - Beni seven bir arkadaşım var.

sev
{f} loved

Ken's father loved Ken all the more because he was his only son. - Baba Ken'i haydi haydi severdi,çünkü onun tek oğluydu.

Art is loved by everybody. - Sanat herkes tarafından sevilir.

sev
{f} loving

Children need loving. - Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have. - Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.

sev
relish
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Misafire yemek ve azık vermek
seviş
Sevmek işi veya biçimi
seviş
Sevme işi veya biçimi