Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.
- I don't mind sharing the room with him.
Ben benim masamı paylaşmayı kafama takmam.
- I don't mind sharing my table.
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
- What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
NTT Menkul kıymetlerin 1,000 hissesine sahibim.
- I own 1,000 shares of NTT stock.
Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.
- We have a 20% share of the market.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Onlar mülkiyet payları hakkında tartışıyor.
- They are arguing about their share of the property.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
In particular the power sharing and consensus mechanisms enshrined in the process have been designed to ensure that the politicians engage in a continuous balancing process . . .
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
... ISHII HIROSHI: Thank you for sharing us about the challenge ...
... all all social classes sharing ...