Bütünüyle abartmıyorum.
- I'm totally not exaggerating.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
O tamamen kesin değildir.
- It isn't totally exact.
Çocuk tamamen ebeveynlerine bağımlıydı.
- The boy is totally dependent on his parents.