As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
The driver violated the traffic rules; as a result, he was fined.
- Sürücü trafik kurallarını çiğnedi, sonuç olarak da cezalandırıldı.
Tom eventually did everything we asked him to do.
- Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
You were right after all.
- Sonuç olarak sen haklıydın.
It looks like the world didn't end on December 21st after all.
- Sonuç olarak dünya 21 Aralıkta sona ermedi gibi görünüyor.
Tom eventually did everything we asked him to do.
- Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.