Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.
- As far as my experience goes, such a plan is impossible.
Tom, bildiğim kadarıyla ne isterse yapabilir.
- Tom can do whatever he wants as far as I'm concerned.
Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
- So far as I know, she is still unmarried.
Bildiğim kadarıyla, o iyi bir adam.
- He is, so far as I know, a good guy.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Varoluşumuzu olabildiğince kabul etmeliyiz.
- We must accept our existence as far as possible.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.
İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
- Try to do so as far as the station.
Biz 6 kilometre kadar yürüdük.
- We walked as far as 6 kilometers.