Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Onu şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise him.
Tom'u şaşırtmak zordur.
- It's hard to surprise Tom.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Ona sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise her.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom herhangi biri kadar hayret etti.
- Tom was as surprised as anyone.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
- Her silence surprised me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... And every day it surprises me. ...
... surprises we have in store for you this morning. ...