Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal before God.
Yasalar önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal under the law.
Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.
- In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir.
- In marriage there should be equal give and take.
Esperanto ile diğer ülkelerden gelen insanlarla eşit olarak iletişim kurabilirsiniz.
- With Esperanto you can communicate equally with people from other countries.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
- She left without saying even a single word.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Eski şirketi ona kazık attı. Fakat onun kötü şansını iyiye çevirmesine ve kendi işinde daha da iyisini yapmasına hayranım.
- His old company gave him the shaft. But I admire the way he turned bad luck into good and did even better with his own business.
İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.
- As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.
Hatta babama karşı onu destekledim.
- I supported her even against my father.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
- There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir.
- College students should study hard, but equally they should also make time for an active social life.
Tom aynı derecede suçludur.
- Tom is equally guilty.
O, görev için yeterli değildir.
- He is not equal to the task.
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.
- My boss doesn't think I am equal to the job.
Tom göreve uygun değil.
- Tom isn't equal to the task.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.
- Even today, his theory remains practically irrefutable.
Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
- I hardly even know you.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
- I don't even remember what Tom looked like.
Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz.
- We don't even like Tom.
All right angles are equal.
Equal conditions should produce equal results.
This beer has no equal.
Two plus two equals four.
... And then Newton had a third law of motion. For every action, there's an equal and opposite ...
... equal or even surpassed by the recipient ...