Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
Birlikte çalışmayı kabul ettiler.
- They agreed to work together.
Çocukların beraberce şarkı söylediklerini duydum.
- I heard the children singing together.
Tüm gün beraber oynamaya bayılırlardı.
- They loved to spend all day playing together.
Tom eşyalarını topluyor.
- Tom is getting his things together.
Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
- It snowed for many days together.
Biz düzenli olarak bir araya gelme alışkanlığını edindik.
- We made a habit of getting together regularly.
Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
- It snowed for many days together.
Tom ve Mary birlikte sakin bir anın tadını çıkardı.
- Tom and Mary enjoyed a quiet moment together.
Onu bir arada tut, Tom.
- Keep it together, Tom.
Sen havluları ve temizlik bezlerini bir arada tutmamalısın.
- You shouldn't keep towels and cleaning rags together.
He’s really together.
We went to school together.
He put all the parts together.
... will bring 44 nations together here in Washington to discuss how we're going to reach President ...
... we can pursue our individual dreams but still come together as one American ...