Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.
- He suggested I go with him to the party.
Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem.
- I wish I could go to the party with you.
Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
- Tom certainly helped make our party more fun.
Trang'in partisi bir cenaze sonrasında olduğu kadar eğlenceliydi.
- Trang's party was as fun as a funeral wake.
Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
- We invited him to the dinner party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.