unable to find one's way; unavailable, with location unknown

listen to the pronunciation of unable to find one's way; unavailable, with location unknown
English - Turkish

Definition of unable to find one's way; unavailable, with location unknown in English Turkish dictionary

lost
kayıp

Kayıp bir köpeği kim buldu? - Who has found a lost dog?

En yakın kayıp eşya bürosu nerede? - Where is the nearest lost and found?

lost
{s} kaybolmuş

Tom kaybolmuş gibi görünüyor. - Tom seems to be lost.

Tom kaybolmuş görünüyordu. - Tom seemed to be lost.

lost
zayi olmak
lost
(Bilgisayar) kaybedildi

Seçimin kaybedildiğine inanmadı. - He did not believe the election was lost.

Birçok Roma teknolojisi ortaçağ sırasında kaybedildi. - Many Roman technologies were lost during the Middle Ages.

lost
kaybettirmek
lost
araya gitmek
lost
boşa gitmiş
lost
değerlendirilmemiş
lost
kaçırılmış
unable to find
bulamamak
lost
kaybolmuş, kayıp, yitik, kaybedilmiş
lost
{s} dalgın

Tom biraz dalgın görünüyor. - Tom looks a little lost.

lost
{s} mahvolmuş
lost
yolunu şaşırmış, kaybolmuş
lost
boşa gitmiş (zaman)
lost
{s} şaşırmış

Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor. - Tom looks lost and confused.

lost
lost cause kaybedilmiş dava
lost
{s} kendini kaybetmiş
lost
duygusunu kaybetmiş
lost
yolunu şaşırmış
English - English
lost

Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.

unable to find one's way; unavailable, with location unknown
Favorites