unterhalt

listen to the pronunciation of unterhalt
German - Turkish
{'untırhalt} r bakım; geçim
[der] bakım, geçim; nafaka
geçim
English - Turkish

Definition of unterhalt in English Turkish dictionary

alimony
nafaka
livelihood
{i} geçim

Çoğu kişi geçimleri için çalışmak zorunda. - Most people have to work for their livelihood.

living
{s} canlı

Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum. - I don't look down upon any living being. Needless to say, I'm no God. I'm a human being myself; I may have made mistakes, I do admit.

O, büyük babanın canlı görüntüsüdür. - It's the living image of your grandfather.

livelihood
{i} rızk
livelihood
(Ticaret) maişet
living
yaşayarak

Tom yıllarını Boston sokaklarda yaşayarak geçirdi. - Tom spent years living on the streets of Boston.

Yaşamımın geri kalanını Tom'la yaşayarak harcayamam. - I can't spend the rest of my life living with Tom.

living
dirimli
livelihood
geçinme
living
yaşayan

Tímea, Polonya'da yaşayan bir Macardır. - Tímea is a Hungarian living in Poland.

Londra'da yaşayan bir arkadaşım var. - I have a friend living in London.

living
{s} yaşayanlara özgü
alimony
(isim) nafaka
livelihood
{i} geçim yolu
livelihood
{i} geçimini sağlama
livelihood
geçim vasıtası
living
tıpkı
living
{i} hayat

Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz. - Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.

Tom hayatı yaşamaya değmezmiş gibi düşünüyor. - Tom started to feel like his life wasn't worth living.