Our train still needs to wait for the arrival of another train.
- Bir başka trenin varışı için trenimizin hala beklemesi gerekiyor.
Tom can meet you at the airport if you let him know your arrival time.
- Onu varış saatinizi bildirirseniz, Tom sizi havaalanında karşılayabilir.
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
The journey matters more than the destination.
- Yolculuk bir varış noktasından daha önemlidir.
How far is it to our destination?
- Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
I do not believe that God exists.
- Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
There is a book on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
How did you get inside? Do you have a key?
- İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
There's someone in there.
- Orada içeride biri var.
Is there something in there?
- Orada bir şey var mı?
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
Is there life before death?
- Ölümden önce hayat var mıdır?
C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Variable names in C are case sensitive.
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.