very; extremely

listen to the pronunciation of very; extremely
English - Turkish

Definition of very; extremely in English Turkish dictionary

totally
bütünüyle

Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi. - I said hello to Debby but she totally ignored me.

Bana karşı bütünüyle dürüst müydün? - Have you been totally honest with me?

terribly
çok fena
totally
tamamıyla
totally
toplamda
totally
tümüyle
terribly
çok

Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım. - It's terribly cold. I think I'm going to catch a cold.

Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm. - I'd love to help you out, but I'm terribly busy.

terribly
çok kötü
terribly
son derece

Tom şu anda son derece meşgul. - Tom is terribly busy at this time.

Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı. - Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.

terribly
korkunç bir şekilde

Korkunç bir şekilde korktum. - I was terribly frightened.

Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu. - Sami missed Layla terribly.

terribly
müthiş
totally
tamamen

Tom tamamen heder olmuş. - Tom was totally wasted.

Tom tamamen yok olmuş görünüyor. - Tom looks totally wiped out.

all too
Tüm çok
very ill, extremely sick
çok, çok hasta hasta
terribly
berbat/korkunç şekilde
terribly
berbat bir şekilde

Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti. - Tom was treated terribly.

Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm. - My puppy died, and I'm terribly upset.

terribly
aşırı

Aşırı derecede pahalı. - It's terribly expensive.

Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu. - This week has been terribly busy for both of us.

totally
bütün olarak
totally
bütün bütün
English - English
terribly
totally

That was totally wicked!.

all too