very much; to a great degree

listen to the pronunciation of very much; to a great degree
English - Turkish

Definition of very much; to a great degree in English Turkish dictionary

badly
kötü bir şekilde

Tom kendini kötü bir şekilde yaktı. - Tom burned himself badly.

O kötü bir şekilde yaralandı. - He was badly wounded.

badly
fena halde, fena bir şekilde: The team was badly beaten. Takım fena halde yenildi
badly
fena bir şekilde
badly
şiddetle

Bunu ne kadar şiddetle istiyorsun? - How badly do you want it?

Seni şiddetle özleyeceğiz. - We will miss you badly.

badly
çok

Biz ona çok kötü davranırsak, haksızlık olur. - It would be unfair if we treated him so badly.

Ekmek çok yumuşak olduğu için zor kesiliyor. - The bread is cutting badly because it's very soft.

badly
ağır

Tom ağır yaralanabilirdi. - Tom could've been badly hurt.

O, kazada ağır yaralandı. - He was injured badly in the accident.

badly
çok: That child badly needs a new pair of shoes. O
badly
berbat

Berbat bir şekilde yanmış pilot hâlâ pilot kabinindeydi. - The badly burnt pilot was still in the cockpit.

Mary berbat plastik cerrahi sonrası kötü bir şekilde yara iziyle bırakıldı. - Mary was left badly scarred after botched plastic surgery.

badly
kötü

O, oğullarına kötü davrandı. - He behaved badly to his sons.

Biz ona çok kötü davranırsak, haksızlık olur. - It would be unfair if we treated him so badly.

badly
fena halde

Tom bir trafik kazasında fena halde yaralandı. - Tom was badly injured in a traffic accident.

O, fena halde azarlanmış görünüyor. - It seems that he was badly scolded.

badly
fena

Onun fena halde paraya ihtiyacı vardı. - She badly needed the money.

Fena şekilde yardımınıza ihtiyacım var. - I am badly in need of your help.

badly
berbat bir şekilde

O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı. - He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.

Mary berbat bir şekilde hayal kırıklığına uğratıldı. - Mary has been badly let down.

English - English
badly

I want it so badly.