Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Canlılar hücrelerden oluşur.
- Living things are made from cells.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
- The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
- I don't like to leave things up in the air.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.