Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
- I assume you are willing to take the risk.
Ben teklifinizi almaya istekliyim.
- I am willing to take your offer.
Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
- Tom said that he was willing to do that.
Sami onu yapmak için hevesliydi.
- Sami was willing to do that.
Benim için herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü.
- She is willing to do anything for me.
Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.
- Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar.
Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
Tom yapmasını istediğimiz her şeyi isteyerek yaptı.
- Tom has willingly done everything we've asked him to do.
Tom isteyerek tek başına oraya asla gitmeyecek.
- Tom will never willingly go there by himself.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
- I assume you are willing to take the risk.
Eğer yapmamı istiyorsan, sana yardım etmeye hazırım.
- I'm willing to help you if you want me to.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- She was always willing to help people in trouble.
Onu yapmak için dünden razı olurdum.
- I would be more than willing to do that.
Onu hala bedava yapmaya razıyım.
- I'm still willing to do that for free.
Senin için seve seve her şeyi yaparım.
- I am quite willing to do anything for you.
Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.
- She would willingly come but she was on vacation.
If my boyfriend isn't willing to change his drinking habits, I will split up with him.
... but also being willing to say no to some things. ...
... business leaders and philanthropists willing to help more kids access ...