Walkers are commonly called witch's tanks.
- Yürüyüşçülere çoğunlukla cadının tankları denilmektedir.
He must be a good walker to have walked such a long distance.
- Böylesine uzun bir mesafeyi yürüdüğü için iyi bir yürüyüşçü olmalı.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
I take a walk every morning.
- Her sabah yürüyüşe çıkarım.
I don't mind walking.
- Yürüyüşe itirazım yok.
Walking is a healthy form of exercise.
- Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
A brass band is marching along the street.
- Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.
I hope you will join us in the parade and march along the street.
- Geçit töreninde bize katılacağınızı ve cadde boyunca yürüyüş yapacağınızı umuyoruz.
I had a slight accident while trekking in Nepal.
- Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.
I met some hikers on the mountain.
- Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.
He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
He began to mimic the speech and gait of persons in the street.
- O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.
He walks with an awkward gait because of an injury.
- O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.