The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later.
- Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktı ve altı ay sonra San Fransisko'ya vardı.
Walkers are commonly called witch's tanks.
- Yürüyüşçülere çoğunlukla cadının tankları denilmektedir.
How about taking a walk?
- Yürüyüş yapmaya ne dersin?
I take a walk every morning.
- Her sabah yürüyüşe çıkarım.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
I don't mind walking.
- Yürüyüşe itirazım yok.
Every march is composed of just a few steps.
- Her yürüyüş sadece birkaç adımdan oluşur.
I hope you will join us in the parade and march along the street.
- Geçit töreninde bize katılacağınızı ve cadde boyunca yürüyüş yapacağınızı umuyoruz.
I had a slight accident while trekking in Nepal.
- Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.
We'd better cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
He walks with an awkward gait because of an injury.
- O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.
Horses have three gaits: Walking, trotting and galloping.
- Atların üç yürüyüşü vardır: yürüyüş, tırıs ve dörtnal.