yıka

listen to the pronunciation of yıka
Turkish - English
{f} washing

That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school. - O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.

Tom doesn't like washing dishes. - Tom bulaşık yıkamayı sevmez.

lave
{f} washed

He got his car washed at the filling station. - O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.

Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself. - Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.

{f} wash

We'll go wash ourselves in the river tomorrow. - Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.

One hand washes the other. - Bir el diğerini yıkar.

yık
{f} ruin

Idleness leads to ruin. - Tembellik yıkıma yol açar.

Those people ruin their government, but they don't know how to build it again. - O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.

yık
subvert
yık
knock down

They're going to knock down that monument. - Onlar o anıtı yıkacaklar.

yık
{f} overthrown
yık
demolish

This building will be demolished next month. - Bu bina önümüzdeki ay yıkılacak.

The shopping center will be demolished. - Alıveriş merkezi yıkılacak.

yık
{f} ruining
yık
{f} ruined

Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot. - Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.

yık
overthrew
yık
{f} overthrow
yık
vandalize

Tom found his house vandalized. - Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.

yık
{f} ruins
yık
unbuilt
yık
unbuild
yık
demolished

All the buildings on this block will be demolished. - Bu bloktaki tüm binalar yıkılacak.

A few old buildings need to be demolished. - Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.