yaşamı

listen to the pronunciation of yaşamı
Turkish - English
life
lyfe
yaşam
life

All forms of life have an instinctive urge to survive. - Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.

While there is life, there is hope. - Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.

yaşam
lifetime
yaşam
experience

It was one of the most rewarding experiences of my life. - Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi.

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

iş yaşamı
Work Life, labor Life
aile yaşamı
domesticity
insan yaşamı
human life
kır yaşamı
country life
yaşam
being

I'd like to go through just one day without being told I look like my brother. - Erkek kardeşime benzediğim söylenmeden sadece bir gün yaşamak istiyorum.

Human beings are not made to understand life, but to live it. - İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır.

yaşam
animation
yaşam
existence

Ghost existence does not prove that there's life after death. They can be elements of another dimension. - Hayalet varlığı ölümden sonra yaşamın olduğunu kanıtlamaz. Başka bir boyutun unsurları olabilir.

I'm sick of this hand-to-mouth existence. - Kıt kanaat yaşamaktan usandım.

yaşam
days

The doctor emphasized that the patient only had a few days to live. - Doktor hastanın yaşamak için sadece birkaç günü olduğunu vurguladı.

In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days. - Öz yaşam öyküsünde, defalarca mutsuz okul günlerinden bahsediyor.

yaşam
life of
yaşam
living of
yaşam
of life
bitki yaşamı
plant life

In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life. - Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.

Before that, there was no plant life in this region. - Bundan önce, bu bölgede bitki yaşamı yoktu.

bohem yaşamı
bohemian life
bohem yaşamı sürmek
lead a bohemian life
bohem yaşamı sürmek
to lead a bohemian life
bozunum yan-yaşamı
(Fizik) period of decay
hristiyan yaşamı
christian life
kent ve kasaba yaşamı
city and town life
meslek yaşamı
(Ticaret) professional life
seks yaşamı
sex life
yaşam
vita
yaşam
life; living
yaşam
life, lifetime
yaşam
life; course of existence; state of existence (as a human being)
yaşam
living

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

yaşam
lives

Tom no longer lives in Boston. - Tom artık Boston'da yaşamıyor.

Although she lives nearby, I rarely see her. - Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.

Turkish - Turkish

Definition of yaşamı in Turkish Turkish dictionary

yaşam
Hayat

Hayatını nasıl kazanıyorsun? - Yaşamak için yaptığın iş nedir?

Mars'ta hayat var mı? - Mars'ta yaşam var mı?

yaşam
Hayat: "Yaşamın kurallarını, kendi aleyhinde işliyor varsaydığı günden bu yana, umursamamıştı."- H. Taner