fabric-backed tape.
He wishes to have the senior, or old square-toes, backed; he longs to have his father on six men's shoulders; that is, carrying to the grave.
Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.
- Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
I was attracted to the idea of helping others and getting money.
- Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
I was arrested for aiding in his escape.
- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
Yesterday I helped my father.
- Dün babama yardım ettim.
I helped my father yesterday.
- Dün babama yardım ettim.
She assisted her brother with his homework.
- Erkek kardeşine ev ödevinde yardım etti.
They came to our assistance.
- Onlar bize yardım etmek için geldiler.