She brought up the three children alone.
- O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
My youngest brother was brought up by our grandmother.
- En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.
What does it matter how they bring up their own children?
- Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?
I want to bring up my son as my father did me.
- Babamın beni yetiştirdiği gibi oğlumu yetiştirmek istiyorum.
Tom has grown wheat for many years.
- Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
A lot of sugar cane is grown in Cuba.
- Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
He'll soon catch up with Tom.
- O yakında Tom'a yetişecek.