Tom is quite harmless.
- Tom oldukça zararsız.
The sound was annoying but harmless to the human body.
- Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.
Mary's dog is inoffensive.
- Mary'nin köpeği zararsızdır.
They are all innocent children.
- Onların hepsi zararsız çocuklar.
I'm very sorry for your loss.
- Zararın için çok üzgünüm.
Their losses reached one million yen.
- Zararları bir milyon yene ulaştı.
It can harm your eyes to read in the sun's light.
- Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
That incident harmed his reputation.
- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
The roof was damaged by the storm.
- Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
We are very sorry that your order was damaged.
- Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.
Is eating fish every day bad for you?
- Her gün balık yemek sizin için zararlı mı?
It goes without saying that smoking is bad for the health.
- Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğu apaçık.
Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.
- Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
Indeed, computers are detrimental.
- Gerçekten, bilgisayarlar zararlıdır.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
My shoes hurt. I'm in agony.
- Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
- Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
Alcohol damages the liver.
- Alkol karaciğere zarar verir.
They sued the government for damages.
- Zararlar için hükümete dava açtılar.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.