If you eat too much you will become fat.
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
I have too much homework today.
- Bugün, çok fazla ödevim var.
That country has a trade surplus. It exports more than it imports.
- O ülkenin ticaret fazlası var. O, ithalatından çok ihracat yapıyor.
We have a surplus of food.
- Bizim yiyecek fazlalığımız var.
Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
You have to risk big in order to win big.
- Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.
That jacket is way too big for you.
- O ceket sizin için çok fazla büyük.
Tom complained about the excessive noise.
- Tom haddinden fazla gürültü hakkında şikayet etti.
She smokes excessively.
- O çok fazla sigara içiyor.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
I have too much homework today.
- Bugün, çok fazla ödevim var.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
- Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
Tom has far more experience than Mary.
- Tom'un Mary'den daha fazla deneyimi var.
Soldiers currently in theatre will not be made redundant.
- Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
Why do you spend most of your spare time with Tatoeba?
- Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.
- Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı.
Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
- Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
Will there be an extra charge for that?
- Onun için fazladan bir masraf olacak mı?
They have an extra bed.
- Onların fazladan bir yatağı var.
Don't drink to excess.
- İçkiyi fazla kaçırma.
She smokes excessively.
- O çok fazla sigara içiyor.
If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
The Philippines experienced more than twenty super typhoons that year.
- Filipinler o yıl yirmiden fazla süper tayfun yaşadı.
We have plenty of time.
- Çok fazla zamanımız var.
Don't get so nervous there is a plenty of time to answer all the questions.
- Tüm soruları cevaplamak için çok fazla zamanınız olduğu için gergin olmayın.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.