O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.
- Individual liberty is the essence of democracy.
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must respect individual liberty.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
Kristy Anderson, Larry Ewing'in eşidir.
- Kristy Anderson is the wife of Larry Ewing.
Koko bir dişi gorildir.
- Koko is a female gorilla.
Bir erkek timsah bir dişi köpeği yedi.
- A male crocodile ate a female dog.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must respect individual liberty.
Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.
- The prouder the individual, the harsher the punishment.
O ilk Japon kadın astronot olacak.
- She will be the first female Japanese astronaut.
O kadın arkadaşlık istedi.
- He wanted female companionship.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.
- He never sees me without complaining about his wife.
Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı.
- He met his wife online.
Onların eşlerinin hepsi otobüse bindi.
- All of their spouses got on the bus.
Bir insan eşine saygı göstermeli.
- One should respect one's spouse.
Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.
- Society and the individual are inseparable.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
- She had an individual style of speaking.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Sen ve kızkardeşin yakın mısınız?
- Are you and your sister close?
She's my wife. O benim karım.
Öpüşen iki bayan şarkıcının bir videosunun neden bu kadar ilgi çektiğini anlamıyorum.
- I don't understand why a video of two female singers kissing is getting so much attention.
Favori bayan repçin kim?
- Who's your favorite female rapper?
Bu kız bir kadın oldu.
- This girl has become a woman.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- How much time do you spend with your spouse?
Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.
- Mrs. Davis was anything but a perfect wife.
Çirkin bir bayan eş bahçenin etrafındaki iyi bir çit gibidir.
- An ugly wife is a good fence around the garden.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Şu kadın onun karısı olmalı.
- That woman must be his wife.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Priscilla Chan, Mark Zuckerberg'in sevgilisidir.
- Priscilla Chan is the girlfriend of Mark Zuckerberg.
Her kişi bir bireydir.
- Every person is an individual.
Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
- We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.
- Great bait, mate, I rate eight out of eight.
Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
- Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Mary Tom'un ablasıdır.
- Mary is Tom's older sister.
O benim için bir kızkardeş gibi.
- She is like a sister to me.
Mary ve ben kızkardeş gibiyiz.
- Mary and I are like sisters.
Dul kocası ölmüş bir kadındır.
- A widow is a woman whose spouse has died.
Çok güzel bayanlar var.
- There are very beautiful women.
Bayanların ve çocukların sana ne dediklerini anlamada sorunların mı var?
- Do you have problems understanding what women and children say to you?
Şu anda hiçbir şey yolunda gitmiyor; ailenin dişileri bana karşı birleşmişler.
- At present, nothing goes smoothly; the Females of the Family are united against me.
Bir aslanın yelesi daha koyu olsa dişileri için daha çekici olur.
- The darker the mane of a lion is, the more attractive to females it is.
Tom'un çok sayıda kız arkadaşı var.
- Tom has a lot female friends.
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Benim çok fazla materyalist olduğumu düşünüyor musunuz?
- Do you think I'm too materialistic?
Bir kitap için materyal topluyor.
- She is collecting material for a book.
Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
- Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
Ağaçkakan, eşini besliyor.
- The woodpecker is feeding its mate.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
O, kızkardeşi Mary'yi aradı.
- He called his sister, Mary.
Baldızım beş yıl içinde dört çocuğa sahipti.
- My sister-in-law had four children in five years.
Linda Dan'ın baldızı.
- Linda is Dan's sister-in-law.
1951'de Rahibe Teresa o zamanlar Hindistan'ın en büyük şehri olan Kalküta'ya gönderildi.
- In 1951, Sister Teresa was sent to Calcutta, then the largest city in India.
O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
Onun karısı bir Japon kadın.
- His spouse is a Japanese woman.
The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
At the convent, Sister Grace supervises the kitchen.
Please welcome Sister Smith as she moves from her former congregation to her new congregation.
Native American leader Chief Seattle urged ecological responsibility, referring to Brother Eagle and Sister Sky in his purported 1854 speech.
I'm going to meet my girl over there.''.
Amanda is a girl of 16.
Your girl turned up on our doorstep.
Stop being such a girl and punch back.
As we can't print them all together, the individual pages will have to be printed one by one.
individual personal pension; individual cream cakes.
The pieces of the puzzle mate perfectly.
My little sister is an annoying pest.
Sisters Are Doin’ It for Themselves.
I’m trying to correct my sagging floor by sistering the joists.
Of Lady Auranthe, our new-spoused daughter?.
A new wife for the gander is introduced into the pen.
It is agonizing for America to lose our young men and women.
- It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
Generally, men are taller than women.
- In general, men are taller than women.
I like to speak Welsh.
- Galce konuşmayı seviyorum.
Welsh is a beautiful language.
- Galce güzel bir dildir.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
In order to learn from mistakes, we construct a no blame system.
- Hatalardan öğrenmek için bir suçlama yok sistemini kurmalıyız.
Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
London is famous for its fog.
- Londra sisi ile ünlüdür.
I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
In large cities, in London for instance, there is heavy smog.
- Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
The air was infected with photochemical smog.
- Hava fotokimyasal sis ile enfekte edildi.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.