Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
- He had bruises all over after the fight.
Vücudumun her tarafı ağrıyor.
- My body aches all over.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom için her yerde araştırma yaptım.
- I searched all over for Tom.
Tom'u her yerde aradım ama bulamadım.
- I've looked all over for Tom, but I can't find him.
Size tekrar aşık olabilirim.
- I could fall in love with you all over again.
Bu konuşmanın en önemli kısmı bütün haberlerde tekrar edildi.
- This soundbite was repeated all over the news.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.