kimsecikler

listen to the pronunciation of kimsecikler
Türkçe - İngilizce
not a soul
kimse
anybody

War doesn't make anybody happy. - Savaş kimseyi mutlu etmez.

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

Kimsecikler yok
There is not a soul here
kimse
anyone

Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it. - Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.

They said they hadn't seen anyone. - Onlar hiç kimseyi görmediklerini söylediler.

kimse
{i} one

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

No one understands that. - Onu hiç kimse anlamıyor.

kimse
dodger
kimse
man

I asked many persons about the store, but no one had heard of it. - Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.

No one is sure how many people died. - Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.

kimse
any

There wasn't anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

There was hardly anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

kimse
person

He is such a bad person that everybody dislikes him. - O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.

I am a sensitive person, you know. - Duygulu bir kimseyim, bilirsin.

kimse
people

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

No one is sure how many people died. - Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.

kimse
sort

No one has time for that sort of thing. - Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.

kimse
party

Outside of him, no one else came to the party. - Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.

Have you told anyone about the surprise party? - Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?

kimse
one can
kimse
wight
evde kimsecikler yok
not a living soul in the house
hiç kimsecikler
not a bloody soul
kimse
no one

No one understands that. - Onu hiç kimse anlamıyor.

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

kimse
soul

In the store, there's not a soul to listen to us. - Dükkanda bizi dinleyecek kimse yok.

We reached the poor soul we had to help. - Biz yardım etmek zorunda olduğumuz fakir kimseye ulaştık.

kimse
somebody

He thinks he is somebody, but really he is nobody. - O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil.

I am somebody and I am important. - Ben önemli kimseyim ve önemliyim.

kimse
anyone, anybody
kimse
no man

No man received enough votes to win the nomination. - Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.

Because no man can speak my language. - Çünkü hiç kimse benim dilimi konuşamaz.

kimse
someone, somebody
kimse
(with a negative verb) nobody, no one
kimse
someone, somebody; anybody, anyone; nobody, no one
kimse
cad
kimse
thing

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Nobody knows why this kind of thing happens. - Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.

kimse
wallah
kimse
someone

Why didn't someone help Tom? - Neden kimse Tom'a yardımcı olmadı?

Why didn't you tell someone? - Neden kimseye söylemedin?

kimse
nobody

Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player. - Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

kimse
scavenger
kimse
bugger
kimse
dweller
kimsecik
not a soul, not a single soul
kimsecik
nobody at all, not a soul: Kimsecikler yok. There's not a soul here
Türkçe - Türkçe
Hiç kimse
Kimse
(Hukuk) KİMESNE
Kimse
nefer
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer: "Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum."- N. Cumalı
kimse
Olumsuz cümlelerde kişi: "Bir zaman hiç kimseye varmadım."- H. R. Gürpınar
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
kimse
Kişi
kimsecik
Hiç kimse
kimsecik
Yaşar Kemal'in Yağmurcuk Kuşu, Kale Kapısı ve Kanın Sesi adlı yapıtlarından oluşan roman üçlüsü