He has an uncontrollable temper.
- Onun kontrol edilemez bir öfkesi vardır.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
We should check the spread of the disease.
- Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
We'd better check it out.
- Bunu kontrol etsek iyi olur.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Try to control yourself.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
Controlling my emotions is not my forte.
- Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Fadil controlled the drug trade in the area.
- Fadıl, bölgedeki uyuşturucu ticaretini kontrol etti.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
He checked the durability of the house before buying it.
- O, satın almadan önce evin dayanıklılığını kontrol etti.