Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin patronun fincanını kullandığını ve kim olduğunu çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz.
He got well acquainted with the history of Japan.
- O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
Tom was glad that Mary agreed with him.
- Mary kendisiyle aynı görüşte olduğu için Tom memnundu.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
It's okay to cry when you're sad.
- Üzgün olduğunuzda ağlamak sorun değil.
I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done.
- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.