It has become quite common.
- O, oldukça yaygın olmuştur.
I don't know what has become of the boy.
- Bu çocuğa neler olmuş bilmiyorum.
I think something may have happened to Tom.
- Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
Something must have happened to him on the way.
- Yolda ona bir şey olmuş olmalı.
Tom seemed to regret what he had done.
- Tom yaptıklarından pişman olmuş gibi görünüyordu.
Tom is almost convinced.
- Tom neredeyse ikna olmuş.
Tom doesn't seem convinced.
- Tom ikna olmuş görünmüyor.
The people next door were annoyed with us for making so much noise last night.
- Yan taraftaki insanlar dün gece çok gürültü yaptığımız için bizden rahatsız olmuştu.
Tom had an annoyed look on his face.
- Tom'un yüzünde rahatsız olmuş bir görünüm vardı.
He seems satisfied with my explanation.
- Açıklamamdan tatmin olmuş görünüyordu.
Tom never seems satisfied.
- Tom hiç tatmin olmuş gibi görünüyor.
I will have graduated from college by the time you come back from America.
- Sen Amerika'dan dönmeden önce, ben üniversiteden mezun olmuş olacağım.
Your car's totally wrecked.
- Araban bütünüyle harap olmuş.
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?