one's colleagues or employees

listen to the pronunciation of one's colleagues or employees
İngilizce - Türkçe

one's colleagues or employees teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

people
millet

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

people
ulus

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür. - Guns don't kill people. People kill people.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar. - There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.

people
beşer
people
kalabalık

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

Kalabalık bir insan grubu toplandı. - A large crowd of people gathered.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır. - Generosity is innate in some people.

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi. - No one is sure how many people died.

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

people
kişi

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
İngilizce - İngilizce
people

Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.

one's colleagues or employees

    Türkçe nasıl söylenir

    wʌnz käligz ır employiz

    Telaffuz

    /ˈwənz ˈkälēgz ər emˈploiēz/ /ˈwʌnz ˈkɑːliːɡz ɜr ɛmˈplɔɪiːz/