Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
- Tom readily admits his mistakes.
Seve seve önerimi kabul etti.
- He readily agreed to my proposal.
Tom teklifi seve seve kabul etti.
- Tom readily accepted the offer.
Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
- The noted diplomat readily participated in the committee.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- I am always ready to help you.
Et henüz hazır değil.
- The meat's not ready yet.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.
Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
- It could take years before this bridge is ready to use.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Dinner is almost ready.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'm all packed and ready to go.
Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?
- Please be ready in about half an hour, okay?
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Hazır ve istekliyim, Tom.
- I'm ready and willing, Tom.
Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.
- During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.
readily achievable.
The suspect readily answered all questions the police officers asked him.
The seed is ready to sprout.