I don't want to refute this outworn idea.
- Bu çağ dışı fikri çürütmek istemiyorum.
The scientific truth of evolution is so overwhelmingly established, that it is virtually impossible to refute.
- Evrimin bilimsel gerçeği o kadar büyük bir çoğunlukla kuruldu ki onu çürütmek neredeyse imkansızdır.
Half of the apple was rotten.
- Elmanın yarısı çürümüştü.
I smell something rotten.
- Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.
This food smells rotten.
- Bu gıda çürük kokuyor.
I smell something rotten.
- Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.
A stench emanated from the rotting corpses.
- Çürüyen cesetlerden pis bir koku yayıldı.
It smells like something's rotting.
- Bu bir şeyin çürümesi gibi kokuyor.
The apple has begun to decay.
- Elma çürümeye başladı.
Too many sweets cause your teeth to decay.
- Fazla şeker dişlerinde çürümeye sebep olur.