Tom doesn't know how to treat his employees properly.
- Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.
Send me the best employees that money can buy. Money is no object.
- Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.
The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.
Tom has more than three hundred employees.
- Tom'un üç yüzden daha fazla çalışanı var.
I require absolute loyalty of my employees.
- Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
I'm just a plain office worker.
- Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
I am an office worker.
- Ben bir ofis çalışanıyım.
Tom heard the shower running.
- Tom çalışan bir duş duydu.
He's an advocate of barefoot running.
- O yalınayak çalışan bir avukat.
Working men drank hard apple cider.
- Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.
The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
- Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.