O, bir öpücükle onu şaşırttı.
- She surprised him with a kiss.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
- Tom felt an urge to kiss Mary.
Tom o anda orada Mary'yi öpmek istedi.
- Tom wanted to kiss Mary then and there.
Bana bir veda busesi ver.
- Give me a goodbye kiss.
Tom Mary'nin onu öpüp öpmeyeceğini merak etti.
- Tom wondered if Mary was going to kiss him.
Tom Mary'i öpmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kiss Mary.
Öp beni! Ne, gerçekten mi? Sen öpüşmek yok demedin mi?
- Kiss me! What, really? Didn't you say no kissing?
Kimse bir kötümserle öpüşmek istemiyor.
- No one wants to kiss a pessimist.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.
- They are hugging and kissing.
O, çocuğun gözyaşlarını öperek geçirdi.
- She kissed away the boy's tears.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
The nearside of the car just kissed a parked truck as he took the corner at high speed.
... This is the biggest kiss that's been given to ' to New York banks I've ever seen. This ...
... kiss three kids was just too easy ...