Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
- All living things are connected in one chain of being.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
- The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.