Biz onu bir asistan olarak onu işe aldık.
- We employed her as an assistant.
O, asistanına oldukça fazla güvenir.
- He trusts his assistant quite a lot.
Kendisi bir arkeolog'un yardımcısıdır.
- He is an archeologist's assistant.
Tom'un yeni yardımcısıyım.
- I'm Tom's new assistant.
Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- Tom works as a shop assistant.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Tom bize yardım etmek için burada.
- Tom is here to assist us.
Onlar bize yardım etmek için geldiler.
- They came to our assistance.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- Tom works as a shop assistant.
Mary'nin onun annesine yardım etmeyi planlamadığını Tom'a söyleme.
- Don't tell Tom that Mary isn't planning on helping his mother.
Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
- Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.
Yardımımıza ihtiyacın var mı?
- Do you need our assistance?
Yardım edebilir miyim?
- May I be of assistance?
Sana yardımcı olmak için buradayım.
- I'm here to assist you.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
- He took the trouble to assist the poor man.
Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
- I was attracted to the idea of helping others and getting money.
Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Bir şey değil.
- Thank you for helping me. Don't mention it.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
- In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
Tom zamanının çoğunluğunu Mary'ye yardım ederek harcar.
- Tom spends a majority of his time helping Mary.
Mali olarak ressama yardım ettiler.
- They assisted the painter financially.
Onlar bize yardım etmek için geldiler.
- They came to our assistance.
O, ikinci bir porsiyon çorba içti.
- He had a second helping of soup.
Lütfen ikinci bir porsiyon alın.
- Please have a second helping.
A great part of the nobility assisted to his opinion.
He had two assists in the game.
Would you please assist John with learning English.
The foundation gave a much needed assist to the shelter.
... more as your assistant on a day to day life. ...
... used to mean that someone like Amanda showing a physician's assistant ...