Ne zaman başlamak istersin?
- When would you like to begin?
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Başlamaya hazır mısın?
- Are you ready to begin?
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
- I was beginning to lose my cool.
O, başlangıçta bir şeyi ne kadar severse sevsin bir süre sonra ondan sıkılacaktır.
- He soon grows tired of a thing regardless of how much he liked it to begin with.
Esperanto öğrenmeye başladınız.
- You began to learn Esperanto.
Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
- We were about to start, when it began to rain.
Onun tezi bir anlam ifade etmiyor. Öncelikle onun teması belirsiz.
- His thesis doesn't make sense. To begin with, its theme is obscure.
Öncelikle, okula geç kalmamalısın.
- To begin with, you must not be late for school.
Önümüzdeki hafta başlayarak yeni bir ders kitabı kullanacağız.
- Beginning next week, we'll be using a new textbook.
Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.
- She'd just begun to read the book when someone knocked on the door.
Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.
- When we went to the hall, the concert had already begun.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
- My memory of her has begun to recede.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Chopin'in piyanoda oturur ve çalmaya başlar.
- Chopin sits at the piano and begins to play.
O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
- It was then the beginning of spring.
İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
- At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- The supplies are beginning to give out.
Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
- In love, there are only beginnings.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
He is beginning to read a new book.
The house you want is down at the beginning of the street.
... man to begin with. ...
... And human history as we know it can truly begin. ...