Bana bu eskimiş madeni paraları verdi.
- She gave me these old coins.
Bu otomat 500 yenlik madeni paraları kabul etmeyecek.
- This vending machine won't accept 500 yen coins.
Masanın altına madeni para yuvarlandı.
- A coin rolled under the desk.
O, cebinden bir madeni para çıkardı.
- He took a coin out of his pocket.
Tom arka kapının hemen dışında eski bir sikke buldu.
- Tom found an old coin just outside the back door.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Tom kutuya bazı demir paralar koydu.
- Tom put some coins in the box.
Bir nikel beş kuruş değerinde bozuk paradır.
- A nickel is a five-cent coin.
Zaman hayatınızın parasıdır. Onu harcayın. Başkalarının sizin için harcamasına izin vermeyin.
- Time is the coin of your life. You spend it. Do not allow others to spend it for you.
Ak akçe kara gün içindir.
- A white coin is for a black day.
Tom dilencinin kabına bir bozuk para koydu.
- Tom dropped a coin into the beggar's cup.
O, kutusuna birkaç bozuk para koydu.
- He put some coins in the box.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Over the last century the advance in science has led to many new words being coined.
the coins were of all countries and sizes - doubloons, and louis d'ors, and guineas, and pieces of eight.