She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I'll leave my number in case you want to call me.
- Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
- Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
Please give me your picture lest I forget how you look.
- Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
A Mr. Ono called to see you.
- Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.
There is a website called Tatoeba.
- Tatoeba diye bir internet sitesi var.
We met a man named Tom.
- Tom diye biriyle karşılaştık.
I once knew somebody named Tom, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Tom diye birini tanırdım; ama bu çok uzun zaman önceydi.
She was anxious lest she might miss the train.
- O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.
Please give me your picture lest I forget how you look.
- Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
Suddenly the eldest daughter spoke up, saying, I want candy.
- En büyük kız şeker istiyorum diyerek birdenbire konuştu.
Just as we were leaving the exam room the doctor waved his hand saying, 'bye-bye'.
- Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı.
She left me simply because I had a small income.
- Beni sadece az kazanıyorum diye terk etti.
Just because you can't see ghosts, it doesn't mean that they don't exist.
- Sırf hayaletleri göremiyorsun diye, bu onların var olmadığı anlamına gelmez.
He cut him short by saying no.
- Hayır diyerek onu kısa kesti.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
Güzelim diye mağrur olma, tez savar vakti şebab.(Güzellik gelip geçicidir.).
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.