Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- It appears to me you are mistaken.
Sen yanılmış olmalısın.
- You must be mistaken.
Tom Mary'nin Boston'a taşınacığını düşündü ama yanılmıştı.
- Tom thought Mary was moving to Boston, but he was mistaken.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
Tom sık sık yanlışlıkla bir öğrenciye benzetilir.
- Tom is often mistaken for a student.