Benim için, tarih çok etkileyici bir konu.
- For me, history is a fascinating subject.
Bu adamların nasıl hayatta kaldıklarını görmek oldukça etkileyiciydi.
- It was quite fascinating to see how these men were surviving.
Gerçekten bu kadar çekici miyim?
- Am I really that fascinating?
Bu çok ilginç bir makale.
- This is a fascinating article.
Onun güzelliği tarafından büyülendim.
- I was fascinated by her beauty.
O, onun güzelliği ile büyülendi.
- He was fascinated with her beauty.
... lectures in London, fascinating everyone from adults to children. And he would demonstrate ...
... fascinating and useful material lies ...