Bu giysiler nihayet kuru.
- These clothes are finally dry.
O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
- We finally have you where we want you.
En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
- I finally found my way out of the confusing maze.
Sonunda,gerçeği öğrendik.
- Finally we have learned the truth.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı.
- Tom and Mary were finally completely alone.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı.
- Tom finally got a text from Mary.
Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Sonunda,gerçeği öğrendik.
- At last, the truth became known to us.
Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.
- At last, Mario managed to win the princess's love.
Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!
- I've just signed the divorce papers; I'm free at last!
İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
- In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
Son olarak, son gün ne aldınız?
- Finally, What did you buy the last day?
The rains, which are still falling, have endly allayed this evil.
Finally, I washed my dog.
The question of his long-term success has now been finally settled.
The contest was long, but the Romans finally conquered.
... finally if we're serious about economic growth ...
... And I'm really excited to finally have gotten it. ...