Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Hayat ondan ne beklediğine karar verdiğinde başlar.
- Life starts when you decide what you are expecting from it.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
- I need a little help from you.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
... it's amazing how his fans have embraced him across Google ...
... passed along to a fasting personality muslims who are waiting for him wasn't ...