Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
He has a lot of ideas about running foreign workers.
- Onun yabancı işçilerin çalıştırılmasıyla ilgili çok sayıda fikirleri vardır.
The employees threatened to go on strike.
- İşçiler greve gitmekle tehdit etti.
The employees are paid biweekly.
- İşçilere iki haftada bir ödeme yapılır.
They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
The outraged employee resigned at once.
- Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.
Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
I found him to be a good workman.
- Onu iyi bir işçi olarak buldum.
The workman died from the explosion.
- İşçi patlamadan dolayı öldü.
He also needs many workers.
- Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
Many workers were trapped in the coal mine.
- Birçok işçi kömür madeninde mahsur kaldı.
The laborers are murmuring against their working conditions.
- İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.
We saw laborers blasting rocks.
- Kayaları patlatan işçiler gördük.
He's a labourer on a riverboat.
- O bir nehir botunda bir işçidir.
The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours.
- İşçinin öğle on ikide gelmesi bekleniyordu fakat birkaç saattir bir trafik sıkışıklığında sıkıştı.
I'm a pretty good handyman.
- Ben oldukça iyi bir işçiyim.
I got dressed early, but the workmen have not yet arrived.
- Ben erken giyindim ama işçiler henüz gelmedi.
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.