His death is a great loss.
- Onun ölümü büyük bir kayıptır.
Bill took the blame for the loss.
- Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.
Between sobs, that lost girl said her name.
- O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
Where is the nearest lost and found?
- En yakın kayıp eşya bürosu nerede?
He is regarded as missing.
- O, kayıp olarak kabul ediliyor.
I found my car missing.
- Arabamı kayıp buldum.
All my books are gone.
- Tüm kitaplarım kayıp.
I awoke to find my suitcase gone.
- Bavulumun kayıp olduğunu bulmak için uyandım.
A lost dog strayed into our neighborhood yesterday.
- Kayıp bir köpek dün bizim çevreye girdi.
A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.
- Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.
There might be casualties.
- Can kayıpları olabilir.
There have been no reports of casualties.
- Hiç kayıp raporu yoktu.
They all looked for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
They all searched for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.