Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
Üzgünüm ben yanlışlıkla gönder'''e tıkladım.
- Sorry! I mistakenly clicked on Send.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- I entered someone else's room by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Aynı hatayı tekrar yapma.
- Don't make the same mistake again.
İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Tom yanılmış olabilirdi.
- Tom could've been mistaken.
Tom Mary'nin Boston'a taşınacığını düşündü ama yanılmıştı.
- Tom thought Mary was moving to Boston, but he was mistaken.
Yanlış bir şeyler oluyordu.
- Something amiss was going on.
Bir şey yanlış görünüyordu.
- Something seemed amiss.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
Senin politikan yanlış.
- Your policy is mistaken.
I mistakenly assumed that the shop was still there.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... it is always mistakenly being sold as the poor man's on set to air travel ...