Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
- Air is a mixture of various gases.
Bu oda birçok amaçla kullanılır.
- This room is used for various purposes.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Değişik bilgiler topladı.
- He collected various information.
Biz değişik başlıklarda konuştuk.
- We talked about various topics.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
- Does Tom have more than one girlfriend?
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.
You have broken various of the rules.