Bundan sonra sana güvenmek zorunda kalacağım.
- I'll have to rely on you from now on.
Tom başkasına güvenmek istemedi.
- Tom didn't want to rely on anyone else.
Koum'un ailesi Ukrayna'dan Amerika Birleşik Devletlerine göç ettikten sonra yemek fişlerine güvenmek zorundaydı.
- Koum's family had to rely on food stamps after emigrating from Ukraine to the United States.
Tom başkasına güvenmek istemedi.
- Tom didn't want to rely on anyone else.
Kesinlikle ona güvenebilirsiniz.
- You can certainly rely on him.
Tom hâlâ ebeveynlerine güveniyor mu?
- Does Tom still rely on his parents?
O herkesi memnun etmeye çalıştığı için Jim'in sözlerine güvenemezsin.
- You cannot rely upon Jim's words since he tries to please everybody.
O, güvenebileceğin bir adamdır.
- He is a man you can rely upon.
I know I can rely on you.
The city relies on the subway system.
... but these negotiations don't rely on trust ...
... not just contraceptive care, they rely on it for mammograms, for cervical cancer screenings. ...